--eleştiri ve yorumlarınızı beklerim-- (Musa TOTU) Youtube kapalı olduğu için; Türkiye-deki kullanıcılar videoları görememektedirler, yakında açılır inş, benim daha fazla sevap kazanmama mani olan yasakçı kafalardan nedir çektiğimiz !!!???
Başlığı ve mesaj alanını düzenlemeden önce özelleştirme değişikliklerinizi kaydetmek için Kaydet'i tıklatın.
Aksa da kanım korkma; haini güldürmem!''
-iznillah-
BakaLım SEN Spaceme qiren Kaçıncı Kişisin?
HazırLadıqım VideolaR..:
(sonradan yapılan videolar en aşagı bölüme eklenmektedir)
--Sağ Taraftaki Yazıların üzerine Tıklamanız Yeterli....
Allahım Bana Seni Sevdirecek
Ve Beni Senin Sevgine Yaklaştıracak
İnsanların Sevgisine Nail Eyle
Allahım: lütfetki gittiğimiz heryere barış götürelim,bölücü degil,bağdaştırıcı,birleştirici olabilelim,nefret olan yere sevgi,yaralanma olan yere affedicilik,kuşku olan yere inanç,ümitsizlik olan yere ümit, karanlık olan yere aydınlık ve üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize nasip et, YA RABBİ: kusurları gören değil, kusurları örtenlerden,teselli arayanlardan değil,teselli edenlerden,anlayış bekleyenlerden değil,anlayış gösterenlerden,yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil,sevenlerden olmamıza yardım et,
yağmur gibi hiçbirşeyi ayırt etmeyip,aktığı heryere canlılık bahşedenlerden, güneş gibi hiçbirşeyi ayırt etmeyip,ışığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan,toprak gibi,her şey üstüne bastığı halde hiçbirşeyini esirgemeyip,nimetlerini herkese verenlerden olmayı bize lutfet, alan değil veren ellerin,affedici olduğu için affedenlerin,hakla dogan,hakla yaşayan,hakla ölenlerin ve sonsuz yaşamda yeniden doğanların safına katılmayı bize nasip et.
Allahım: azabından rızana,affına,senden yine sana sığınıyoruz, SEN kendini yücelttiğin gibi biz SENİ yüceltemeyiz, Allahım:
Doğu ile batıyı birbirinden uzak tuttuğun gibi,bizide günahlardan uzak tut, Allahım:
Sonunda küfür olmayan bir iman ve yakin,dünya ve ahirette şerefini kazandıracak bir rahmet ihsan et,Allahım:
Bize,bizimle günahlarımız arasında bir engel meydana getiren bir korku,cennete ulaştıracak bir itaat,dünya musibetlerini kolaylaştıracak bir inanç ver, Allahım:
Hayatımızı hertürlü hayrın artmasına,ölümümüzü hertürlü kötülükten kurtuluşa vesile kıl,
Allahım:
Korkmayan kalpten,kabul edilmeyen duadan,doymayan neftsen ve fayda vermeyen ilimden sana sıgınıyoruz, Allahım:
Bizleri hidayette olan ve hidayete ulaştıranlardan eyle,boşa geçen ömürden,cimrilikten,fakirliktende sana sığınırız, SANA ibadet etmede,SANA şükretmede, SENİ zikretmede bizlere yardımcı ol, Allahım:
SEN affedicisin, bizleride affet.
YAĞMUR...
(bu Efendimiz için yazılan cok güzel bir naat'tır)
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat
Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak
Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim
Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü
Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü
Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü
Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü
Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü
Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü
Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından
Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim
Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin
Saatlerin ardında hep kendimi aradim
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin
Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü
Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
Nefsinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Mevlana deyince belki aklımıza ilk gelen ;Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...ile başlayan ve biten bu güzel satırlar olmuştur. Biten diyorum çünkü; asırlara ,gönüllere ,medeniyetleremührünü vuran bu büyük düşünür,hoşgörü ve sevgi insanı Mevlana hakkındapek çok insanın dağarcığında bundan fazlasını bulmak çok şaşırtıcı olsa gerek.
Peki amaMevlana deyince bir çırpıda söylediğimiz gel, ne olursan olyine gel demekle Mevlanayı yeterince anlamış oluyormuyuz?
“Gel ama geldiğin gibi gitme “ bu güzel satırların neresinde kalıyor? Bu inceliği anlamak mı istemiyoruz yoksa?
Mevlâna, yaşadığı dönemlerde sadece eserleriyle değil yaşayış tarzı, hal ve hareketleri ve karşılaştığı olaylardaki beyan ettiği fikirleriyle de insanlara doğru yolu göstermiş ve onlara örnek olmaya çalışmıştır. Mevlana’yı anlamak onun buyaşayıştarzını benimsemek ve uygulamakla uygulamakla mümkündür ancak. Sevgi ve hoşgörü ikliminin en güzel temsilcisi Hz. Muhammed (S.A.S)’in varisidir O ve Onunla birlikte bunu temsil eden gönül erleri.
Sevgi ve Hoşgörüyle bezenmiş bir dünya ancakbu güzel mesajın gönüllere yerleşmesiyle mümkün olacaktır. Mevlana’ya ait hangi sözü rehber edinirsek edinelim her zaman başarı ve mutluluğun kapıları açılacaktır bizlere.Gözlerini dış dünyadan biraz da kendi içlerine çevirmek isteyenlerin,kendi ruhunda yolculuk yapmak isteyenlerin kendini bilmek ve tanımak isteyenlerin rehberi. Yüzlerce yıldır her türlü karanlığı aydınlatan ışık.
Gittiğimiz gibi değil Mevlana’nın öğrencisi olarak dönelim bu kez.
MEVLANA'DAN SÖZLER
Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol,
öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
• Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.
. Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş..
. Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır..
. Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir..
• Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
• Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.
• Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
• Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
• Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
• Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
• Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
• Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
• O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına
bakarsan yolu yitirdin.
• Genişlik, sabırdan doğar.
• Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
• Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
• Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
• Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
• Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
• Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.
• Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
• Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
• Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
• Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip
pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.
• Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah'tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
. Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
• Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim"der. Kendinde olmayış, kendiliğinden gelmedi sana,
onu sen çağırdın.
• İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.
• Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.
• Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var
• Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
• Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak,başka yere koymak.
• Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
• Şu deredeki su,kaç kere değişti,yıldızların akisleri hep yerinde.
• Yol kesenler olmadıkça ,lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça,sabırlılar ,gerçek erler,yoksulları doyuranlar nasıl belirir,anlaşılır?
• Oyun ,görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
• Anlayış,edep şehirlilerdedir. Ziyafet,garip konaklamak da köylülerde.
• Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar.
• Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar.
• Mal, sadakalar vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak,malı yitmekten korur.
• Çalınmış kumaş,devamlı kalmaz insanda. Hırsızı da darağacına götürür.
• Ağlayışın,feryat edişin bir sesi,sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.
• Her korkuda binlerce eminlik vardır,göz karasında onca aydınlık mevcut.
• Verdiğini geri alan kişi, köpek gibi kusmuğunu yemiş olur.
• Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını,şarabı verene aç.
• Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
• Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
• Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
• Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler
• Çayırlıktan, çimenlikten esip gelen yel, külhandan gelen yelden ayırt edilir.
• Dünya malı, bedene tapanlara helaldir.
• Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
• Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
• Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle arslanın sesi gibi meydandadır.
• Kötü nefis, yırtıcı kuştur.
• Hırsın yemdir, cehennemse tuzak.
• Doğan, avdan av getirir, fakat kendi kanadıyla uçar da avlanır. Padişah da bu yüzden onu keklikle, çil kuşuyla besler.
• Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.
• Yemekle dolu karın, şeytanın pazarıdır.
• Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
• Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet'in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz
naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de.
• Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar
kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.
• Mumundur karanlık veren sana. Anlatırdım bunu ama, gönlünün beli kırılıverir. Gönül şişesini kırarsan artık, yaşamak fayda vermez.
• Rüşvet alan para pul padişahı değiliz. Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.
• Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
• İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
• İnsan, gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak dostu görene denir.
• A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
• Bir gömlek derdine düşeceksin ama belki o gömlek kefen olacaktır sana.
• Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.
• Saman çöpü gibi her yelden titrersin. Dağ bile olsan, bir saman çöpüne değmezsin.
• O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
• Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra
• Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
• Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
• Ağzını kapa ve altın dolu avucunu aç. Ceset cimriliğini bırak da cömertliği seç.
• İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.
• Doğruluk, Musa'nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
• Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah'ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.
• Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
• Üzerinde pek çok meyveler bulunan bir dalı, meyvalar aşağı doğru çeker. Meyvasız bir dalın ucu ise, servi ağacı gibi
havada olur.
• Topluluk bizim yanımıza geliyor. Susacak olsak, incinirler. Bir şey söyleyecek olsak, onlara göre söylemek lazım geldiğinden o zaman da biz inciniriz
• Ümit, güvenlik yolunun başıdır.
• Kuş seslerini öğrenen kimse, kuş olmadığı gibi aynı zamanda kuşların düşmanı ve avcısıdır.
• Dert, insana yol gösterir.
• İman, namazdan daha iyidir. Çünkü namaz beş vakitte, iman ise her zaman farzdır.
• İki canlı kuşu birbirine bağlasan, dört kanatlı oldukları halde uçamazlar, çünkü ikilik mevcuttur.
• Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.
• Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz. Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
• Değil mi ki gönül mutfağında yemekler tabak tabak, peki ne diye aşağılık kişilerin mutfağına kase tutacakmışım?
• Hangi tohum yere ekildi de bitmedi, ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun?
• Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
• Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize, kırıkları sarıp onarmak, sırları örtmek yaraşır.
• Altın aramıyorum, altın olmaya yeteneği olan bakır nerede?
• Varlık peteğini ören arıdır. Arıyı vücuda getiren mum ve petek değildir. Arı biziz. Şekil sadece bizim imal ettiğimiz mumdur
• Dünya köpüktür. Tanrı sıfatlarıysa denize benzer. Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir.
• Sözün içini elde etmek için harf kabuğunu yar. Saçlar da sevgilinin yüzünü, gözünü örter.
• Biz, tulumla, küple, testilerle tatmin olmayız. Bizi çekip ırmağınıza götürün.
• Dünyaya demir atmış Karun'u, yer çekti, yuttu. Ulular ulusu İsa'yı gökyüzü çekti, yüceltti.
• Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır.
• Gübre olup bostanın gönlüne giren pislik, yok olur gider de pislikten kurtulur, kavunun, karpuzun lezzetini arttırır.
• Avlanmak istedik mi uçup gittiğimiz yer Kafdağı'dır. Akbaba gibi leş avlamayız biz.
• Bir köpeğin önüne bir çuval şeker koysan bile, onun gönlü yine leş peşindedir. Şekerden ne anlar o?
• Allah ile birleşmek demek, senin varlığının O'nunla birleşmesi demek değildir. Senin yok olmandır.
• Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
• Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak. Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi
yavaş ol.
• Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
• Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. Çünkü tabiatlarında
hayvanlık vardır. Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.
• Mümin bir kopuza benzer. Madem ki inanan kişi feryat edip ağlamada kopuzdur, kopuz kendisine mızrap vuran
olmadıkça feryat etmez.
• Madem ki, akıl babandır beden de anan, oğulsan babanın yüzüne bak.
• Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
• Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
• Bal çanağının ağzı kapalı. Sen ise, üstünü, yanını yalayıp duruyorsun. Çanağı yere çal,
• İnsana bütün korku içinden gelir fakat insanın aklı daima dışarıdadır.
• Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz?
• O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın, şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur.
• Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
• Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.
• Aşk, davaya benzer. Cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
• Tohum yerde gizlenir de, o gizlenmesi bağın, bahçenin yeşermesine sebep olur.
• Yazı yazılırken eli görmeyen kişi, yazı kalemin oynamasıyla yazılıyor sanır.
• Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
• Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
• Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
• Aynanın berraklığını yüzüne karşı söylersen, ayna hemen buğulanır, seni göstermez olur.
• Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
• Aklın deveciye benzer, sense devesin. Aklın seni ram eder, ister istemez dilediği yere çeker götürür.
• Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
• Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.
• Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
• Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
• Peygamberler insanları Allah'a ulaştırmak için gelmişlerdir. İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
• Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçekten de asıl mumu görmüştür. Düşünenlerin düşündürdükleri...
• Sabır, genişliğin anahtarıdır.
• Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
• Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir
• Somuna benzer bir şey düzsen, emdin mi, şeker gelir ondan, ekmek tadı değil.
• Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir.
• Koruktaki su ekşidir ama koruk üzüm olunca tatlılaşır, güzelleşir. Derken küpte yine acır, haram olur fakat sirke olunca
ne güzel katıktır.
• Ay, yıldızlardan utanır ama yine de cömertliği yüzünden yıldızların arasında bulunur.
• İnanan, inananın aynasıdır.
• Sen şekillerde kalırsan puta tapıyorsun demektir. Her şeyin şeklini bırak, manasına bak
• Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir.
• Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint'li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne,
ona bak.
• Yokluk, varlığın aynasıdır.
• Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
• Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir. Bal, sirkeyle belirir.
• Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur.
• Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
• Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?
• Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
• Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar.
• Hıristiyanların bilgisizliğine bak ki, asılmış Tanrı'dan medet umuyorlar.
• Resim, ressama, beni kusurlu yaptın diye söz mü söyleyebilir?
• İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize.
• Sen de sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa'nın eli nerede
• Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir.
• Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.
• Bağış, kine merhemdir.
• Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
• Madem ki hırsızsın, bari o güzelim inciyi çal, madem ki gebe kalıyorsun, bari yüce bir çocuğa gebe kal.
• c
• Korukla üzüm birbirine zıttır ama, koruk olgunlaştı mı güzel bir dost olur.
• Tanrı yüzünü çirkin yaratmışsa, kendine gel de, hem çirkin yüzlü hem çirkin huylu olma bari.
• Aynada bir şekil görürsün hani, senin şeklindir o, aynanın değil.
• Satrançta piyon yola çıkar da, sonunda yüce vezir olur.
• Kibir kokusu, hırs kokusu, tamah kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
• Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
• Dosttan, yakınlardan gelen bir cefa, düşmanın üçyüzbin cefasına bedeldir.
. Bal yiyen arısından gocunmaz..
• Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o.
• Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
• Davud'un elinde mum oluyor, senin elindeyse mum, demire dönüyor.
• Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur.
• Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var.
• Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
• İkiyüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider. Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan
bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır.
• Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın.
• Denizden bile yerine su koymadan devamlı su alsan, bu işin denizleri çöle çevirir.
• Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı. Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın.
• Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik.
• Sözün eğri olsa da, anlamı doğru bulunsa, sözdeki o eğrilik, Tanrı'ya makbuldür.
• İçen akıllıysa, aklının parlaklığı daha da artar, fakat kötü huyluysa daha beter olur. Ama halkın çoğu kötü olduğundan,
beğenilmez huylara sahip bulunduğundan, içki herkese haram edilmiştir.
• Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur. Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur.
• Pirlik, saçın sakalın ağarması ile elde edilmez. İblisten daha ihtiyar kim var?
• Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
• İnci de denizin dibinde, taşlarla beraberdir. Övünçte, ayıpların arasındadır.
• Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider.
• Öküz, ansızın Bağdat'a gelir, şehri bir baştan öte gezip, dolaşır. Bütün o zevki, hoşluğu, tadı, tuzu görmez de göre göre
karpuz kabuğunu görür.
• Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı. Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça
semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir.
• Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde
sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
• Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez.
• Hoş, güzel ömür, yakınlık aleminde can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
• Kin, sapıklığın da aslıdır, kafirliğin de.
• Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.
• İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste.
• İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır.
• Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.
• Ömür de Allah'la hoştur, ölüm de. Allah'a kavuşmadıktan sonra, ab-i hayat bile ateştir. ALLAH
• Hiç ay, yeryüzünde ev sahibi olur mu?
• Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir.
• Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?
• Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra
güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin.
• Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
• Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.
• Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç?
• Padişah, töhmet altına alınanı Karun'a çevirir. Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün.
• Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
• Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı'yı görmüş olur.
• Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur.
• Göz olgunlaştı mı, temeli, özü görür. Ama kişi şaşı oldu mu parça buçuğu görür ancak.
• Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı.
" href="http://cid-0cacfb2fb6163f19.home.services.spaces.live.com/search/?tp=3&pg=0&sc=2&form=SPISPA&search.occupation=Art%c4%b1k+Mezun+oldu+%3a)">Artık Mezun oldu
DUYDUĞUMDA DOĞRUDUR DEDİĞİM SÖZ (NAMAZ KILMAKTAN AYAKLARI ŞİŞEN PEYGAMBERİN UYUMAKTAN GÖZLERİ ŞİŞEN ÜYMETİYİZ)RABBİM bizi onlardan eylemesin SELAM MUSA ABİME
s.a spaces sayfan gerçekten güzel.Seninde kalbin çok güzelki bu tür içlerle uğraşıyor çevreni aydınlatıyorsun.Önemli olan yaptığımız bu tür işleri kendimizcede benimsememiz değilmidir.Eğer insan RABBİNİN yasak kıldığı hareketleri bile bile uygularsa bu en büyük günah değilmidir. İnsanız bi takım hatalar yapıyoruz ama önemli olan bu hatlardan tevbe etmektir.Yanlış anlaşılmak istemem niyetim hocalık taslamak değil sadece birbirimizin üzerinde haklar vardır( kul hakkı) ve bu vazifemizi yapmak zorundayız allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun inş
BU SAYFA RIZA KAZANABİLMEK ADINA HAZIRLANMIŞ!GEZDİKÇE TEFEKKÜR ETMEMEK NE MÜMKÜN!RABBİM SENİN DERYA OLMANA VESİLE OLAN KULLARINDAN RAZI OLSUN!YÜREĞİNDEKİ HAZİNEYİ KAT BE KAT ARTTIRSIN!MUHABBETLE KAL KARDEŞİM.....
s.a ben semra çok güzel olmuş ellerine sağlık musa abibir söz vardık "bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp" "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum"gerçekten çok güzea.sl
slm ve dua ile sayfan çok hoş çok güzel olmuş eline ve yüreyine sağlık allah razı olsun bizlerle paylaşdıgın için allah a emanet olun allah yar ve yardımcınız olsun
eeeeeee ben sana nedim kardesim cok güzel ne yapmissin sen böyle masallah,ama yuotube'de de bu garibleri unutma.selamet ile menzile.allahim gönlüne göre versin.....
Allah razi olsun,Allah seni cennetine koysun insallah,siten cok güzel emegine saglik,süper olmus,seninle gurur duyuyorum,eminim allahta seninle gurur duyuyordur.Allaha emanet ol kib.
esselamunaleykum musa abi walla öle güzel alan düzenlemişsin ki videoların ile yazıların resimlerinile çok güzel bir alan yapmışsın eline emeğine sağlık allah razı olsun allah a emanet ol hayırlı günler.selam saygı dua ile