aSaßiyiZ  
 
  AzraiLingeLişİ 15.03.2025 05:24 (UTC)
   
 

Azrail'in gelişi
>>
>>
>> Sabah kalktım. Güzelce kahvaltımı da yaptım ve işe gittim. Klasik
>>bir gün... Diğerleri gibi, sıradan bir başlangıç... Nöbetçi
>>arkadaştan öğrendiğime göre, gece problem çıkmamış cihazlarda. Bu
>>iyi haber işte! Zaten dünden devam eden 2 tane sistem arızası
>>vardı. Cihaz odasındaki klimalar da problemli. Hem de ta kurulduğu
>>günden beri! Bugünde firmanın birinden eleman gelecek, onlarla
>>ilgilenmem lazım. İş çok bugün! Akşamı nasıl ederim bilmem. Bu
>>hafta çok yoğun geçecek. Sezonda başladı malum. Beklentilerimiz
>>epey yüksek. Neyse, odama gittim ve kapıyı kapadım. Bilgisayarımı
>>da açtım ve maillerimi kontrol ediyordum ki, kapı çaldı. "Girin"
>>bile diyemeden kapı açıldı ve içeriye bir "şey" girdi, kapıyı da
>>kapadı hemen! Aman Allah'ım! O da ne!? Tanımlayamadım bir türlü.
>>Kadın desen değil, erkek desen değil, turist belki! Bir çirkinlik
>>abidesi! Kesin 10 gün rüyalarımın baş rol oyuncusu olur. Ona
>>"Kimsiniz?" diye sormama bile fırsat kalmadan:
>>
>>
>>
>>- Hadi kalk gidiyoruz! dedi...
>>
>>Aaa! Hem de Türkçe konuştu! Şaşırdım ama bozuntuya vermedim.
>>- Sizi ilk kez görüyorum. Kimsiniz?
>>- Ruhunu bedeninden söküp almak için görevlendirilen meleğim ben!
>>Nam-ı diğer Azrail! Cehennem habercisi!
>>- Dalganın sırası değil şimdi. Lütfen odamı terk edin. Yoksa
>>güvenliği çağırırım!
>>- Çağırsan ne olur? Beni sadece sen görüyorsun!
>>- Dalga geçme. İşim gücüm var benim. Seninle uğraşamam...
>>
>>
>>
>>Bir yandan Azrail değildir diyorum ama böyle bir kişinin bana haber
>>verilmeden buraya kadar gelmesi imkansız ki! Eyvaaah! Ya gerçekse!
>>Bittim ben, bittim! Savsakladığım namazlarım, ahirette buruşturulup
>>yüzüme çarpılacak olan oruçlarım geldi aklıma... Ufacık dünya
>>menfaatleri için teptiğim Allah'ın emirleri geçti gözümün önünden
>>hızla... Eti için kesilen bülbül, tahtası için yakılan saz gibi...
>>Gayri ihtiyari:
>>-Mesai saatleri içinde olmaz! deyiverdim. Sanki benden bitecek bir
>>işi varmış gibi...
>>-Neden? dedi.
>>-Şu an hazır değilim!
>>-Neye hazır değilsin?
>>-Kabirde ve öbür alemde başıma geleceklere!
>>-Ama senin son kullanma tarihin bugün son. 08 7. Sen ayvayı yedi...
>>Hem sana yeterince vakit verilmedi mi?
>>-İnan ki, bu yaşta öleceğim hiç aklıma gelmemişti.
>>-Neden?
>>-Gencim daha, ciddi bir sağlık problemim de yok. Turp gibiyim
>>evelallah!
>>-Senin yolun mezarlığa hiç düşmüyor herhalde! Ya da hastanelerin
>>acil servislerine, morglara! Oradakilerin hepsinin teni buruşuk mu?
>>-Değil de yani!... Bana 1-2 ay kadar daha süre tanısan?
>>-Bu kadar kısa bir sürede ne yapabilirsin ki, onlarca yılını heba
>>etmiş biri olarak?
>>-İbadet borçlarımı öderdim... Kaza üstüne kaza ederdim namazlarımı
>>deliler gibi... Kalplerini kırdıklarımdan, üzerimde hakkı
>>olanlardan helallik dilerdim. Dünyanın öbür ucunda olsalar,
>>taşların altına saklansalar gene de bulur, her şeyimi verir,
>>haklarını helal ettirirdim. Üzerimde kul hakkı kalmasın diye...
>>Daha vasiyetimi bile yazmadım hem!
>>-Yeterince vaktin vardı! Yapsaydın! Neden düşünmedin? Engel mi
>>oldular sana?
>>-Hiç ölmeyeceğimi sanmıştım. Hep başkaları ölüyordu, başkalarının
>>selaları okunuyordu minarelerden. Ben muaftım sanki ölümden. Meğer
>>bu iş parayla değil, sıraylaymış.
>>-Bir sene önceden haberin olsaydı geleceğimden, neler yapardın?
>>-Kalan zamanımı çok iyi değerlendirirdim!
>>-Hadi be sen de! Kimi kandırıyorsun! İlk 2 gün iyi giderdin.
>>Namaz-niyaz full, sonra dönerdin gene eski haline. Bulurdun bir de
>>bahane kendine. Her şey yine eski hamam eski tas olurdu. Bir
>>rüyaydı o derdin sana verdiğim habere, kendini avutmak için...
>>
>>
>>
>>Haklıydı! Kaç kere hastalık geçirmiş, kaza atlatmıştım... Bunların
>>hepsi birer haberdi aslında ama üzerimdeki etkisi çoğu zaman 2 gün
>>bile sürmemişti... Ama şimdi kafamı taşlara vurmaya bile vaktim
>>yoktu artık!... Bu arada telefonum çaldı. Başmüdür arıyordu. Önemli
>>bir arıza varmış, trafiği durduran. Acil gitmemi istedi. Her şey
>>önemini kaybetmişti ki benim için: para, pul, mevki, kadın, nefs...
>>Her şey sıfırla çarpılmıştı. Can derdindeydim ben. Bir de baş da
>>olsa arka da olsa müdürle veya başka bir şeyle falan uğraşacak
>>durumda değildim. "Bırak bu fani işleri" deyip kapadım telefon
>>suratına müdürün...
>>
>>
>>Baktım sırıtıyordu Azrail. Demek alışkındı benim gibi jetonu iş
>>işten geçtikten sonra düşenlerin panik hallerine. Ben de güldüm
>>gayri ihtiyari... Neye güldüysem! Ağlamayı bile beğenmemem
>>lazımken!... En iyi savunma saldırıdır taktiğine geçtim hemen!
>>
>>
>>-Hem sen, Azrail de olsan, can almakla da görevli olsan nihayetinde
>>bir melek değil misin? Ne bu surat? Korku filmindeki yaratıklar
>>gibi! Allah seni nurdan yaratmamış mıydı?
>>-Nurdan yaratılmasına nurdan yaratıldım. Bu arada laf aramızda,
>>güzelliğim dillere destandır.
>>-Hiç de öyle görünmüyorsun ama! Notr Damın Kamburu bile sana on beş
>>çeker.
>>-Orası öyle! Ben de surat çok! Ama sor bakalım senin yanına neden
>>bu suratımla geldim? Utanma sor, sor!
>>-Neden bu suratla geldin yanıma?
>>-İnsanın ameli güzelse ona güzel görünürüm ben. Hayatını Allah'ın
>>rızasına göre dizayn etmeyenlere de çirkin görünürüm. Şimdi sana
>>göründüğüm gibi! Ben senin aynanım şu anda. Kalp gözü açık olanlar,
>>yüzüne baksalardı seni böyle görürlerdi!
>>-Desene EYVAH!
>>-Eyvah ki ne eyvah!
>>-Birazdan kabirde başına neler gelecek biliyor musun? Karşılama
>>mahiyetinde? Ön sıcaklardan!
>>-Pek hayra alamet değil şu anki verilerim.
>>-Okusaydın Allah'ın kitabından, Resulünün sünnetinden!... İşin
>>ciddiyetini kavrasaydın, uykuyu haram ederdin gözlerine!... Neden
>>okumadın?... Bir arkadaşından yıllar önce gelip de hiç okumadığın
>>bir mektubun var mı? Ya da açmadığın bir mail? Madem Allah'ın
>>kitabının kapağını açmadın, bük boynunu ve sus!
>>- Dünya meşgalesi...Geçim derdi... Para, mevki, nefs, kadın...
>>Çepeçevre kuşattılar beni, kıramadım sarmalı!
>>-Halbuki dünyada kalma süren ne kadar azdı oran olarak! Bunu da
>>biliyordun üstelik! Birazdan gideceğin hayat ise ebedi! Nasıl olur
>>da senin gibi akıllı geçinen bir adam okyanusu unutur da bardakta
>>boğulur? (Haşa) Allah'ın yerine kendini koy! Senin gibi bir kula
>>müstehak değil mi azap! Bunca akıl vermiş ilim vermiş, dininden
>>seni haberdar etmiş...
>>-Haklısın! Ama dünya gözle görülüyor ama öbür dünya gayb, göz
>>önünde değil!
>>-Merak etme, biraz sonra ölünce, gaybın önündeki perdeler
>>kalkacak!... Kuran'da ve hadislerde anlatılıyor bunlar. Sen de
>>okudun hem! Üstelik başkalarını uyaran yazılar da yazdın. Muhtelif
>>yerlerde anlattın bile! Neden o zaman bu gafletteki ısrarın?
>>-Başkalarına nasihat verirken kendimi unutmuşum...
>>-Allah da din günü seni unutur o zaman! Bir yandan ele öğüt
>>verirken diğer yandan da kırmadık söğüt bırakmadın ortalıkta!
>>-Maalesef, biliyorum, kendim düştüm ve ağlamaya hakkım yok.
>>-Kendin ettin kendin buldun! Hadi artık gidiyoruz, fazla oyalama
>>beni. Senden sonra iki gafil daha var sırada!
>>-Bırak çekiştirmeyi ya! Nereye gidiyoruz?
>>-Allah'ın sana hazırladığı azabı tatmaya.
>>-Doğru adrese geldiğinden emin misin? Benim adımda çok insan var
>>da, hani o bakımdan!
>>-Adın gibi eminim. Zaten nokta tarifler var elimde. Iskalamam
>>mümkün değil!
>>-Son bir şey soracağım: Allah'ın rızasına uygun olsaydı yaşamım,
>>nasıl olacaktı ölümüm? Nasıl bir diyalog geçecekti aramızda?
>>- Ben senin canını almaya gelince yüzümdeki güzelliği görünce
>>hayrete düşecek ve: "Aman Allah'ım! Bu ne güzellik! Rüyada mıyım
>>ben!" diyecektin. Çünkü o zaman cennet müjdecisi olacaktım sana,
>>şimdiki gibi cehennem habercisi değil! Seni Rabbine götürmeye
>>geldiğimi söyleyecektim. Sen korkuyla karışık: "Rabbim benden razı
>>değilse?" diyecektin. Ben de yüzümdeki güzelliği hatırlatıp
>>korkmana gerek olmadığını söyleyecektim. İçini bir huzur
>>kaplayacaktı.
>>-Keşke hayatımı yeniden yaşayabilme imkanım olsaydı...
>>-Geçmiş olsun!... Neyse! Ailen ve sevdiklerin aklına gelecekti bir
>>bir... Ama onların da zamanı gelince dünyadaki rollerinin son bulup
>>yanına geleceklerini hatırlayınca rahatlayacaktın... Tereyağından
>>kıl çeker gibi ayrılacaktı ruhun bedeninden... Bulutların üstünde
>>gibi, yumuşacık.... Haberin bile olmayacaktı. Gül bahçesine girer
>>gibi... Tüm hücrelerinde hissedecektin mutluluğu...
>>-Ama şimdi
>>-Çığlık atmayı bile beğenmeyeceksin çekeceğin acıdan!... Saat de
>>tam 08 7 oldu. Bak konuşmaktan kelime-i şehadet bile getirmeyi
>>unuttun...
>>...
>>Gözümün önündeki perdeler açılmaya başladı...
>>Gayb meğer ne yakınmış...
>>Keşke iş işten geçmiş olmasaydı...
>>Neler yapmazdım ki!
>>Artık hiçbir değeri yok "keşke"lerimin...
>>ÇARP SIFIRLA!
>>

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 52 ziyaretçi (89 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol